Yeni Aktüel Dergisi; Yalçın Çakır Röportajı
İZLENİM

Yalçın Abi İş Peşinde...

Kasım. 13, 2008  |  Yeni Aktüel Dergisi  |  Flash TV

Yalçın Abi, İş Peşinde

Hafta içi her gün Flash TV'de yayınlanan İş Peşinde programına 126 bin 900 iş arayan, 5 bini aşkın işveren başvuru yaptı, 70'e yakın işsiz iş sahibi oldu. Başta işveren bulamayacağını düşünen programın sunucusu Yalçın Çakır, işverenlerin bu bedava reklam fırsatını kaçırmayarak gösterdiği ilgiden çok memnun. Olan yine garibana… Kimi küçük çocuğuyla geliyor, kimi yaşlı annesiyle. Kimi borç parayla geliyor, kimi yine iş bulamadığı için karısından dayak yiyor. İşte "İş Peşinde" programının bir günü, işte iş peşindekilerin hazin öyküsü… 

Geçen pazar sabahı cep telefonuma tanımadığım bir numaradan şöyle bir mesaj geldi: "İşe veya elemana ihtiyacınız varsa; İş Peşinde programı şu anda Flash TV'de başladı. İmza: Yalçın Çakır Tanıtım Team."

Flash TV'nin enteresan reality programlarının fikir babası ve sunucusu Yalçın Çakır'ın son numarasının iş arayanlarla işvereni buluşturmak olduğunu, programa rekor başvuruların yapıldığını biliyordum ama izlememiştim. Mesaj amacına ulaştı, merak edip açtım televizyonu. Son derece bakımlı bir kadın, Nişantaşı'ndaki güzellik merkezine eleman arıyor, stüdyoda o işe uygun olduğunu düşünen eleman adaylarıyla ön görüşme yapıyordu.

Bir televizyon stüdyosu, işverenler ve iş arayanlarİyi de gazetelerin çarşaf çarşaf seri ilanlar bölümü yok mu ki? Ya insan kaynakları ekleri? İşe yaramıyor mu? Televizyondan iş aramak, eleman bulmak da nesi? Durumu haber toplantısında anlatıp, "Acaba kimler gidiyor. Orada olup yerinde izleyeyim" diyorum, okeyi alıp Yalçın Çakır'a ulaşıyorum. Ertesi sabah Flash TV'nin Bakırköy'deki stüdyolarında görüşmek üzere sözleşiyoruz.

Bina girişi izdivaç programlarının kamera arkası gibi değil. Öyle izdiham falan yok. Program için geldiğini belirten, kimlik alıp aşağıya iniyor. Yalçın Çakır'ın odası da alt katta. İniyorum.

Büyük bir salon ve her yaştan insanÇocuğuyla da gelen var, yaşlı annesiyle de. Ve kapısı açık bir oda. Kapının tam karşısındaki masada Yalçın Çakır. Şöhretten başı dönenlerden değil, "ağır abi" takılmıyor. Programdaki gibiHalkla iç içe. Bir gün önce iş bulmak için programa katılan yaşlı kadın, "Vay sen nasıl televizyona çıkarsın" diye akşam evde kocasından dayak yiyince sabah soluğu yine Yalçın Çakır'ın yanında almış. Tedavisini yaptırıp bir kadın sığınma evine yerleştireceğine, iş bulacağına söz veriyor. 
İş bulmak için gelenlerin yaş sınırı yok.

Emekli Almanca öğretmeni Ali Rıza Ödemiş mesela. 55 yaşında. Ayda 760 lira emekli maaşı alıyor. Üniversitede okuyan çocukları var. Sazını alıp gelmiş. O bir bestekâr, hem de en üretkeninden! Biz değil, "Ne iş yaparsınız" sorumuza o böyle yanıt veriyor: Üretken besteci. Piyasada okunan eserleri var ama isimsiz sanatçılar değil, Sabahat Akkiraz, İbrahim Tatlıses, Musa Eroğlu gibi tam icra edecek sanatçılar okusun, kendi deyimiyle 45 yıllık eserleri sümen altında kalmasın istiyor. "Ama onlara ulaşabilmek namümkün" diyor.

Amacı, televizyondan kendini tanıtmak. Bu ikinci gelişi. Bir gün önce süre yetmemiş, eserlerini seslendirememiş ama bugün garanti. Açılış onun sazı ve sözüyle...

58 yaşındaki Şakir Bayramoğlu da emekli müzik öğretmeni. Eşi Nevin Hanım'la gelmiş. Tane tane konuşuyor, araya Osmanlıca sözcükler serpiştiriyor. Gazeteci Mehmet Barlas'ın askerlik, sanatçı Ali Rıza Binboğa'nın okul arkadaşıymış. "Sıradan bir müzik öğretmeni değilim" diyor, "Atatürk'ün 1926'da Nürnberg'den getirdiği Prof. Edward Zufeir'in öğrencisiyim. Böyle bir hocanın yetiştirdiği mücehhez biri olarak bilgilerin benimle toprağa gitmesini istemiyorum." Üniversite öğrencisi iki kızı var. Biri Köln'de, diğeri Edirne'de okuyor. Aldığı bin lira emekli maaşıyla geçim zor. Piyano dersleri veriyor, konservatuar sınavlarına öğrenci hazırlıyor, Maltepe sahilinde arada bir düğünlerde müzisyenlik yapıyor ama düğün başına aldığı 100 lira yetmiyor ki. "Tanıtımım olsa daha çok işe giderim" diyor Şakir Bey. Onun da amacı, programda tanıtımını yapıp özel okullardan gelecek öğretmenlik tekliflerini değerlendirmek.

"Halkın ses sanatçısı ve ses yarışmacısı"

Şakir Bey ile konuşurken yanıma Galip Aydoğdu yanaşıp kartvizitini uzatıyor. Kartvizitin solunda fotoğrafı, sağında ise nedense ulusal televizyon kanallarının logosu var. İsminin altında ise "Halkın Ses Sanatçısı ve Ses Yarışmacısı" yazıyor. İlginç bir kişilik Galip Bey. Az önce program ekibinden genç bir kıza bir demet çiçek uzatırken görmüştüm. Âdetiymiş. Her gelişinde çiçek verirmiş ekipten birine. "Hem ses sanatçısıyım, hem temizlik şefiyim. Aniden (Ayrıca demek istiyor) şoförlüğüm de var" diye başlıyor söze. Bir müzik evinde halk müziği söylüyor. Arada otellere de gidiyor. Ayda bin 200 lira kazanıyor ama daha çok kazanmak istiyor. "Para lazım. Ev, arsa alacağım" diyor. Televizyondan bulunan iş sağlam olur diye gelmiş. Her gün geliyor. Temizlik şefliği için bir iş görüşmesi yapmış, "haber vereceğiz" denmiş ama ses çıkmamış. "Olsun, sonuna kadar gelmeye devam edeceğim" diyor.
22 yaşındaki Tarık Saygı, iki ay önce asker dönüşü "kaçırdığı" Özlem Boğa ile gelmiş programa. Özlem'in babasıyla araları kötü, Tarık'ın baba evinde kalıyorlar. Ama şimdilik. İş bulurlarsa çıkacaklar. Yatılı olarak bir ailenin yanında sigortalı iş arıyorlar. "Para hiç önemli değil" diyorlar, "Yeter ki iş olsun."

Yayına az bir zaman kala stüdyoya geçiyoruz. Dört işveren peşin satan edasıyla koltuklara kurulmuş, karşılarında dört iş arayan. Yaşlı bir kadın çarpıyor gözüme. Çok gergin, belli. İsmi Güllü Günel. İş bulmaya gelmiş ama, oğluna. Oğlu seyircilerin arasında. Neden? Daha önce programa çıkmış ama Güllü Hanım'a göre derdini anlatamadığı için eli boş dönmüş. Sadece "iş arıyorum" diyormuş çünkü, derdini anlatamıyormuş. Oğlunu çağırıyorum, geliyor. İki yıl önce işten çıkarılmış. Bir an önce iş bulması gerektiğini anlatırken Güllü Hanım sürekli sözünü kesiyor. "Avukata da borcum var desene... Ev sahibi evden atacak deseneSamsun'da okuyan çocuğumu okuldan alacağım yoksa deseneÖbürü astım deseneBuraya gelecek yol param bile yoktu, annem getirdi deseneSöylemiyor işte bunları, ben anlatacağım"

Oğluna iş aramaya gelen sadece Güllü Hanım değil. 60 yaşındaki emekli maliyeci Behice Kurt Çanakkale'den gelmiş üniversite mezunu oğluna iş bulmaya. Oğlu Manisa'da yaşıyor, evli. Manisa'da bir ithalat-ihracat şirketinde iş arıyor ama yok. Oğlu "Anne, oradan iş çıkmaz" demiş ama gelmeye devam. Nerede kaldığını soruyorum, stüdyoda tanıştığı insanların evinde kaldığını söylüyor. Beraber geldiği hanımı gösterip, "Dün gece bu hanımın evinde kaldım, ondan önce yine bir bey vardı burada o götürdü evine. Aslında herkese güvenilmez ama ne yapayım kalacak yerim yok" diyor. Bir haftadır her gün gelip gidiyor. Bir an önce oğluna iş bulması lazım. Ödenmesi gereken evlilik kredisi var zira. Bin- bin 500 lira maaşla iş arıyor, ayda 2-2 bin 500 liraya iş bulanlara şaşırıyor.

Yayın başlayınca kendime kuytu bir köşede oturacak yer arıyorum. Seyircilerin önünden geçerken bir beyefendi ayağa kalkıp usulca soruyor: "Makam şoförüne ihtiyacınız var mı hanımefendi? CV'mi versem size?" Yanındaki yaşlı hanım sesleniyor: "Sizin işyeriniz nerede kızım?.. Oğluma uygun bir iş var mıdır sizde?"

Kaynak: Yeni Aktüel Dergisi