Sahurda yenilen hurmalar

Bir yetkili, ağabey, dost, seçilmiş, atanmış, işadamı, akraba ya da arkadaş cebime 100 TL sıkıştırsa, tokalaşır gibi yapıp avucuma sığacak kadar dolar sokuştursa yolda yürüyemem, yüzüm kızarır, sağımı solumu kollar, harcarken boğazım düğümlenir de yutkunamam.

Günlerdir servis edilen ses kayıtlarına lanet olsun diyorum. Mesleğimizi de, onurumuzu da, şerefimizi de, evrensel değerlerimizi de iki paralık edenlere yazıklar olsun.

Bir yazar soruyor köşesinden; "Milyon dolarları parelellerin bankasından almadın mı şebelek?.." Diğeri nutuk atıyor kalemiyle; "Hükümetleri tehdit edip, istediklerinizi yaptırıyordunuz ya..." Bir başkası tam da ortadan dalıyor konuya; "Ama sen de ev aldın..." Karşısındaki altta kalmıyor;  "Sen de aileni dağıttın, naaabbeeerr..."

Vah benim medyama... Vah ki vah... Açıklananları, yazılanları, iddiaları, yanıtları, servis edilenleri öğrendikçe, gerçekleri, montajları duydukça, okudukça, izledikçe gazeteciyim demeye utanıyorum inanın.

. Gazetecileri terörist diye hapse tıktılar; sustunuz.
. Köşe yazarlarını muhalif diye işten attılar; sustunuz.
. Soru soran gazeteciyi azarladılar; sustunuz.
. Twit atan muhabiri çizdiler; sustunuz.
. Çek şu haberi, sil şu başlığı dediler; sustunuz.

Daha yeni değil ki... Dün gibi hatırlıyorum; otobüslere doluştunuz, uçaklarda pozlar verdiniz, Afrika'dan, Asya'ya çıkartmalar yaptınız. Taaa rahmetli Özal'dan bu güne prestij saydınız yakın olmayı beyefendilere, hanımefendilere. Pek bir muteber görüyordunuz uçağa alınmayı. Gözden düşme sayıyordunuz listede olmamayı.

Şimdi hangi yüzle çıkıp da kendinizi aklamaya çalışıyorsunuz? Şimdi hangi yüzle çıkıp da devrimci nutuklar atıyorsunuz? Şimdi hangi yüzle çıkıp da mücadeleden, haktan, hukuktan bahsedebiliyorsunuz? İnsanlar gazla, mermiyle, kapsülle yok edilirken neredeydi şimdi tahrik olmuş şey gibi kabaran vicdanlarınız? Siz bizi salak, ahmak, balık beyinli, bunak mı sanıyorsunuz?

. İhaleler  dağıtılırken neredeydi meslek ahlakınız?
. Teşvikler paylaşılırken neredeydi etik değerleriniz?
. Planları masanın üstüne serip elinizle arazileri çizerken neredeydi Allah korkunuz?
. Fantezilerinizi, cool gecelerinizi, fasıllarınızı, cumalarınızı, umrenizi, secdenizi köşelerinizden paylaşırken hiç mi düşünmediniz sahurda yenilen hurmaların bir gün gelip tırmalayacağını?

Sadece size dokununca mı bağırırsınız siz? Sadece size dokununca mı insan haklarını, adaleti, insana saygıyı, düşünce özgürlüğünü hatırlarsınız? Sadece size dokununca mı aklınıza gelir, gücü eline geçirenin zorbalığının faşizm olduğu? "Biz" demeyi ne zaman öğrendiniz Allah aşkına, "siz..."

Sözün özü; kendi düşen ağlamaz arkadaş...

Size de, sizin sayenizde size şamar atmaktan, fırça kaymaktan, ayar vermekten, hizaya çekmekten yüksünmeyenleri övenlere de söyleyecek tek bir söz var;

Tencere dibin kara, onunki senden kara.

***

Bu günlerde aklımdan çıkmayan tek şiir...

Ya arkadaş hani sabah bir şarkı duyarsın da tüm gün istem dışı diline dolanır ya... Son günlerdeki halim aynen de o. Bir şiir takıldı usuma gitmiyor, çıkmıyor, tekrar tekrar dönüyor kafamın içinde. Günün anlam ve önemine binaen, buyurun;

Akrep gibisin kardeşim, 
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, 
serçenin telaşı içindesin. 
Midye gibisin kardeşim, 
midye gibi kapalı rahat. 
Ve sönmüs bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. 
Bir değil, 
beş değil, 
yüz milyonlarlasın maalesef. 
Koyun gibisin kardeşim, 
gocuklu celep kaldırınca sopasını 
sürüye katılıverirsin hemen 
ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye. 
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, 
hani şu derya içre olup 
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf. 
Ve bu dünyada, bu zulüm 
senin sayende. 
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hala şarabımızı vermek 
için üzüm gibi eziliyorsak 
kabahat senin, 
-demeğe de dilim varmıyor ama- 
kabahatin çogu senin, canim kardeşim

Nazım Hikmet Ran

***

Kadının adı; cinayet!..

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü geride bıraktık. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Kadın Hakları Komisyonu'nun derlediği 2014 Ocak-Şubat ayına dair verilerine göre, son iki ay içerisinde 27 kadın erkekler tarafından öldürülürdü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından yapılan açıklamaya göre ise, 2013 yılında 237 kadın cinayete kurban gitti.

. 2013 yılı 12 ayda; 237 kadın
. 2014 yılı 2 ayda; 27 kadın

ÖLDÜRÜLDÜ...

Bir yıl kaç gün; 365. Bir yılda öldürülen kadın sayısı kaç; 237... Nerdeyse günde 1 kadın katledildi. Karne bu. Elektrik kesildi, çalışamadım bahanesine sığınma. Otur yerine.

SINIFTA KALDINIZ...

İstiklaldeki istikrar abidesi…

Yağmur yağıyor kentin üstüne. Bir tek ona değmiyor yağmur taneleri. Ey evlatları için gazete satan görme engelli amca. Biz kaçarken sen oturuyorsun hala. Helal olsun sana. Helal olsun senin gibi babaya. Ananın ak sütü gibi helal para götürdüğün için evlatlarına, helal olsun…

Darbe dönemlerinden daha zor…

Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’yı konuk olduğu programda izlerken mimiklerine, ses tonuna, öfke kontrolüne, sorulara verdiği reflekse dikkatle baktım. Vardığım sonuç şu;

Altaylı’nın içinde bulunduğu durum, darbe dönemlerinde çalışan genel yayın yönetmenlerinden çok ama çok daha zor. Hatta hiçbir genel yayın yönetmeni bu kadar ağır bir travmayla karşı karşıya kalmamıştır.

Mart. 11, 2014

Karşı Gazete

NETWORK

Bumerang - Yazarkafe

Flickr