Yalçın Çakır'la Acı Umut
KÖŞE YAZISI

Erkekleri aratsanız ne iyi olurdu

Ocak. 15, 2012  | Sabah Gazetesi | Bener Onar

Yalçın Çakır'a atıf

Çarşambadan bu yana "Yazayım, yazmayayım," diye içimde papatya falları açtırdım ve sonunda cerahatı akıtma kararı aldım. Beşiktaş'ın cezası nedeniyle kadınların ve çocukların izlediği maçtan bahsedeceğim. O maçta görevdeydim ve stada öğle saatlerinde girdiğimde "Küfür etme, evden seyretme", "Bu tribünler küfürsüz inler", "Küfür etmeye değil, maç izlemeye İnönü'ye", "Küfre karşıyız, Beşiktaşlıyız," pankartlarını gördüğümde sevinmiştim. Safça bunu kadınların yürüttüğü bir organizasyon sanmıştım. Maç başladı ve gökten yağmurla birlikte küfür yağdı...

Ertesi gün gazetelerde "Dişi Kartallar şov yaptı, 790 dakika susmadılar!" tarzı başlıklarla karşılaşırken küfür eleştirileri, satır aralarında cımbızla çekilebildi. Kötü tezahürat nedeniyle kapatılan bir stadın, kadınlar ve velileri tarafından içeri sokulan çocukların küfrüyle inlemesine sessiz kalınmaması lazım, diye düşünüyorum. Okuduğunu anlamakta sıkıntı çekenlerimiz olduğu için son dönemlerde bir yazarın 'olmazsa olmaz'ıyla devam edeyim. Bu bir Beşiktaş taraftarı eleştirisi değildir. Küfürün, sporda şiddetin önlemesinde kadın veya erkek ayrımı olmamalı. Dolayısıyla olası "Neden güzelliklerden bahsetmiyorsunuz?" soruları da konunun vahameti karşısında yetersiz kalmakta.

FANATİK KIZLAR ÜRKÜTÜYOR
Meselenin bir diğer boyutu da genç kızlar arasında takım fanatikliğinin artması. SABAH yazarlarından Şelale Kadak, İnönü Stadı'yla ilgili bir haber yaptı. Üstüne de Twitter'dan stat projesine karşı olduğunu belirtti. Taraftar tepkisinin nasıl bir şey olduğunu bildiğimden kendisini bu 'topa girme' şeklinde uyardım ama geç kalmıştım! Fotoğraflarından, infolarından 16-20 yaş arasında tahmin ettiğim kızların Şelale'ye yazmış oldukları cevaplardan ciddi anlamda irkildim. Elbette bu duruma Kanat Atkaya'nın jargona soktuğu 'Twitter cazgırlığı' penceresinden de bakabilirsiniz. Ancak sahada olan meslektaşlarımın ve maçlara sık sık gidenlerin 'fanatik genç kız profili' derken neden bahsettiğimi anladığını sanıyorum. Ne yazık ki futbolla ilgilenmeye başlayan kadınlar bir süre sonra oyunu aynı kocaları, erkek çocukları, kardeşleri, arkadaşları gibi hakem üstünden, hata yapan futbolcu üstünden okumaya başlıyor. ("Ben bunu seviyorum," diyene saygım var.) Sadece eğlenmek için stadlara gidenler de bir süre sonra 'tornistan' yapıyor! Spor dediğimiz meselenin ruhuna yaklaşamadığımız sürece 'tribünlerde kadın olsun, her yer çiçek olsun' kampanyaları maalesef zorlama 'pohpohloma'lar olarak kalacaktır. Bir de 'erkekleri aratmadılar' kavramı var ki, onun ayrıca hayranıyım! Yakında "Bizim hanım acayip belden aşağı küfreder," ve "Bizim kız orta sahaya kadar su şisesi atabiliyor," tarzı övgüler duymayalım lütfen!

***
Son yılların en fenomen futbol figürü Turgut Doğan Şahin... Ankaragücü'nden Gaziantepspor'a transfer olmasını bekliyorduk birden Galatasaray ortaya çıktı. "Turgut Doğan Şahin, Sarı-Kırmızı oldu," derken, genç oyuncu Bursa'nın yolunu tuttu ama bu kez Beşiktaş devreye girdi diye başkente döndü. Avrupa'da "Milanlı Pato, Paris Saint Germain'de mi oynayacak?" tartışması gündemdeyken yetenekli forvet ara da çiftliğe kaçırıld! Yine bir başkentli, Tarık Daşgün'ün Büyükada günlerini hatırladık sağ olsun... Siz bu yazıyı okurken Turgut Doğan Şahin yeni takımıyla idmana da çıkabilir, iki imzanın daha eşiğinden dönebilir. Flash TV'de Yalçın Çakır'ın bir programda gerçeğin peşine düşmesinin vakti mi geliyor acaba! Gülelim: Krampon.net'teki "Türkiye'deki şehirleri tek tek gezen Turgut Doğan Şahin, TRT Belgesel ile üç yıllık sözleşme imzaladı," iyiydi ama bizim 'Ich Emre'nin "Bu PSG arada Turgut Doğan Şahin transferini de açıklamasın," esprisini tek geçiyorum.

Yazar; Bener Onar

Yazıya bağlantı; Sabah Gazetesi