Hakkı Özdal
KÖŞE YAZISI

Reha Muhtar'a rahmet okuttu!..

Eylül. 12, 2004  |  Hakkı Özdal  |  Evrensel Gazetesi

Güldürürken düşündürüyor

Az seyredilen bazı televizyon kanallarının, etraflarındaki bu kötü şöhreti silip, reyting-reklam denklemlerini daha verimli ve kârlı kurabilmek için giriştikleri işler, gerçek bir karikatür gibi oluyor kimi zaman: Güldürürken, düşündürüyor! En ucuzundan, ama ucuzluk sadece yapım maliyetlerine dair bir ifade değil burada, konu, senaryo, oyunculuk, görüntüler ve “mesajlar” açısından da en ucuzundan dramalar;

Az seyredilen bazı televizyon kanallarının, etraflarındaki bu kötü şöhreti silip, reyting-reklam denklemlerini daha verimli ve kârlı kurabilmek için giriştikleri işler, gerçek bir karikatür gibi oluyor kimi zaman: Güldürürken, düşündürüyor! En ucuzundan, ama ucuzluk sadece yapım maliyetlerine dair bir ifade değil burada, konu, senaryo, oyunculuk, görüntüler ve “mesajlar” açısından da en ucuzundan dramalar; hayalet, büyü, öcü programlarının kötü dekorluları; tıpkı öteki kanallarda olduğu gibi, yaptığı işe, meslektaşlarına, topluma ve gerçeklere saygısı olmayan, bırakın bir iletişim aracında sunum yapmayı, gündelik bir konuşmayı sürdürmekten aciz programcılar -ki bunların da en yeteneksiz, en düşkünleri... İşte bu tablo, kimi zaman insanı eğlendiren, niyeti o olmamakla birlikte “mizah” kategorisinde değerlendirilmesi gereken “durum komedileri” yaratıyor. Bunlara, sıkılana kadar bakıp gülüyor insan. O tuhaf çaba için harcanan emeklere, görünürde olmayan genç gazeteci, televizyoncu adaylarının istismar edilen beklentilerine yazıklanıyor. 

Ama durum, her zaman da bu kadar “hafif” değil. Bazen, tüm basın ilkelerinin, en önemli toplumsal değerlerin, en temel kişi haklarının ihlal edildiği ve yıkıcı bir horoz dövüşü uğruna insanların acılarından yararlanılan “işler” de çıkarıyorlar. 

Flash televizyonunda da böyle ibretlik bir program var:

Yalçın Çakır’la UmutYalçın Çakır isminde bir adam, adını “Umut” koyduğu bir programda, Reha Muhtar’a rahmet okutan bir akıl düzeyi ve ahlakla, çoğunlukla “aile içi” sorunların taraflarını dövüştürüyor. Hayırsız evlatlar, kandırılmış kızlar, yalnız bırakılmış çocuklar, evi “terk eden” kötü kocalar, evden “kaçan” kadınlar... 

(Bu terk eden/kaçan ayrımı da bu tür programlara ait. Her nedense bir kadın evinden ayrıldığında “kaçmış” oluyor; ama giden adamsa bundan “terk etmek” diye söz ediliyor.) Aslında televizyonun olanaklarını kullanan bir tür “üçüncü sayfa” klişesi. Toplum yaşantısının açmazlarında birer sivilce gibi uç veren bu “olayları” salt bir “acıma-acındırma” atmosferinde gören/gösteren; küçük ve “olay” açısından en önemsiz ayrıntıları büyüten, bunları çarpıtan ve bunlardan -sözcüğün olumsuz anlamıyla- “faydalanan” bir program bu “Umut” programı da... 

Geçtiğimiz hafta yayınlanan bölümde, daha önce üç evlilik yapmış, şimdi dördüncü evliliğini sürdüren bir adamın eski eşlerini toplamıştı stüdyoya bu “gazeteci”. İki çocuğuyla terk edilen ve sakat olduğu için iş bulup çalışamayan, dolayısıyla çocuklarına bakamayan ve böylelikle çocuklarını da kendisini terk eden adamın emanetine bırakmak zorunda kalan bir kadının trajik hikayesini, çarpıtarak ve tersten bir “7 kocalı Hürmüz” hikayesine çevirerek aktardı. Tarafları dövüştürdü. Daha eski eşleri tanık olarak dinletti. İnsanlar arasındaki en “özel” anlaşmazlıkların, öfkeyle birbirine saldıran bu insanların konuşmalarından ortalığa saçılmasına, sonradan kendilerinin de pişmanlık ve üzüntü duyacakları neredeyse kesin olan ithamları birbirlerine yöneltmelerine izin verdi.

Hatta sorduğu sorular ve müdahaleleriyle teşvik etti. Sonra o “ortada kalmış” sakat ve işsiz anneleriyle, artık annelerini sevmeyen ve belli ki kendilerine de “zorunluluktan” sahip çıkan babaları arasında kalmış küçük kızlardan birinin, oldukça geç bir saatte uyandırılmasına, yatağından kaldırılıp bu kavga-dövüş programının ringine atılmasına, “büyük bir memnuniyetle” göz yumdu. En son, bilirkişi, toplum vicdanı, sorumlu gazeteci vs. pozlarında ahkam kesti, herkese öğütler dağıttı... 

“Üçüncü sayfa” haberleri ve genel olarak bu adın çağrıştırdığı olaylar, büyük acılar anlatır; tüm toplumu ilgilendiren daha geniş ölçekli sorunlarla bağıntılı olan büyük acılar. Ve en çok bunlardan, küçük ve ucuz işler yapılır. Çağdaş Gazeteciler Derneği, Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyeti ve öteki basın örgütleri, bu istismarcılarla ilgili olarak bir öneriye, faaliyete sahipler mi? Sözgelimi ÇGD’nin, basın kuruluşlarını takip eden ve programları, yazıları, haberleri temel meslek ilkeleri açısından “değerlendiren” bir komisyonu, komitesi, birimi var mı? 

[email protected]

Kaynak bağlantı: http://www.evrensel.net