O yasa kime yaradı?
Bugün 1 Nisan ya… Hani herkes birbirine şaka yapar ya. Şöyle keyifli bir 1 Nisan şakası yazacaktım ama malum gündem sabahın 5’inde beynime dayandı. Gelmiyor bir türlü şakalı şeyler yazmak içimden. Neredeyse 3 aydır haftanın 7 günü sokakta, miting alanlarında, parti otobüslerinde, adaylarla, stüdyoda, seçim karargahlarında dolaşınca üzerinizden atması da kolay olmuyor o atmosferi. Ancak bu yoğunlukta çalışmanın yararları da olmadı değil.
. AKP’nin neden kazandığını anladım.
. CHP’nin neden kaybettiğini söylediler.
Önce AKP, sonra CHP…
Hatırlar mısınız? Geçen yıl yürürlüğe giren bir yasa vardı. Uzun uzun da tartışılmıştı. Bu yasayla geçen yıl 16 olan büyükşehir sayısı 30’a çıkartılmıştı. Yani 14 büyükşehir daha icat edilmişti. Ayrıca 16 ilin de dış çeper mahalleleri, ilçeleri doğrudan büyükşehir’e bağlanarak çap genişletilmişti. Şimdi ne demek bunlar? Anlatayım efendim…
Bu seçimin kaderini işte o 30 büyükşehir belirledi. Öyle değil mi? Öyle. İşte o yeni icat edilen 30 büyükşehirden 21’ini bu yazı kaleme alındığı sırada (31 Mart 05:30) AKP kazanmıştı. Yani AKP yaptığı yasal değişiklikle bir taşla 3 kuş vurdu. Nasıl mı?
- Kenarlarını kazandığı ortasına ulaşamadığı şehir ve büyükşehirlerde kenar mahalle oylarını (varoş) o ilin büyükşehirdeki toplam oyuna dâhil ediverdi.
- Ordu, Antalya, Van, Manisa ve Balıkesir gibi illerde bu sayede, güçlü olduğu dış mahallelerdeki oyları büyükşehir adayının belirlenmesine dahil ederek müthiş bir taktiğe imza attı.
- Sonuç ortada. AKP’ye ait yüzde 46 oyun en az 10’u bu yasa sayesinde birleştirilen ilçeler, yeni büyükşehirler ve çapı genişletilerek büyükşehir’e dâhil edilen varoşlardan geldi.
Sadece bu mu? Değil efendim. AKP tabanı seçim günü ajans açıklamalarına kanmayıp, “bitti len bu iş” diyerek tüymeyip, “mış” gibi yapmadan, huşu içinde sabredip, sandığa kutsal kitap gibi sarıldı.
Sadece bu mu? Değil efendim… Başbakan Erdoğan’ın alay konusu olan ses tonuyla kürsüden kürsüye gezmesi, kalbi hep mazlumdan yana olanları daha bir derinden etkiledi. Seçim gecesi soğuktan titreyerek oy çuvalı nöbeti tutan AKP’li gençler, sesi kısık halde kürsüden inmeyen Erdoğan’ı örnek gösteriyorlardı birbirlerine…
Sadece bu mu? Değil efendim… Özellikle İstanbul’da, Kadir Topbaş hakkında yolsuzluk, usulsüzlük, kayırma türü somut belgeli, yasal ya da yasadışı dinleme destekli bir şeyler çıkmadı, sızmadı. AKP’ye oy verenler arasında, son sızmalardan sonra bir güvensizlik ve kafa karışıklığı oluşsa da Kadir Topbaş’a güvenleri sürüyordu.
Sadece bu mu? Değil efendim… Sabah haber için turalarken AKP’ye oy verdiğini iyi bildiğim bir ağabey bana şunu soruyordu; “Yalandır dimi Yalçın bey? Erdoğan’ı çekemeyenlerin yalanı bunlar? Hem o hoca da değilmiş. Gelsin de parti kursun...” Yani diyeceğim o ki, AKP’ye oy verenlerin kafası karıştı ama nihai durumda AKP’nin söylemlerine yattı kafaları. Buna karşın, CHP ve MHP’nin tüm kaset içerikli yüklenmeleri yetmedi kafası karışıkların oyunu almaya. Nedeniyse, hiç ittifak yapmaması gerekenlerin AKP’ye karşı ittifak yaptıkları söylemlerine inanmalarıydı.
Sadece bu mu? Değil efendim… Rahmetli Özal’ın, “Benim memurum işini bilir” sözünden bu yana umursanmaz olmuş yolsuzluk ve rüşvet söylemleri. Gerçek bu. O yüzden, “Yani abiii bu kadar yolsuzluğa rağmen hala bunlar kazanırsa yuh olsun” diyen cenahı bugünden başlayıp bir tur daha dolaşacağım. Ve kenar mahalle turları düzenleyeceğim onlara.
Sadece bu mu? Değil efendim. Seçim günü dedikodu çıktı. Oyunu ver, resmini çek, git irtibatçıya göster. 750 TL’yi al… Bu dedikoduyu kime sorsam sokakta, “yahu bana neden haber vermediniz. Güzel paraymış” dedi. Ciddi ciddi bunu dedi… “Seçim geçecek, geçim başlayacak abi” diyenlerin çoğu ama çoğu bu kafadaydı. Ya da belki de benim denk geldiklerim bu kafadaydı... Ama dedim ya dedikodu işte… Yapmaz benim halkım böyle şeyler. Benimle kafa buldular, kesin bilgi…
ŞİMDİ GELELİM CHP NEDEN KAYBETTİ MESELESİNE…
Efendim öyle derin siyasi analizler yapmayacağım. Nasıl olsa CHP iç hesaplaşmaları, nerede neden kaybedildiğini, kalelerdeki makasın giderek kapanmasının nedenlerini, örgütün çalışıp çalışmadığını araştırıp, değerlendirip gereken notları çıkartacaktır.
Ben sadece bir konuşma aktaracağım sizlere. Üstelik konuşan insan sokaktaki vatandaş değil. Bakın kim?
Seçim gecesi saat 23:50’de Flash TV’de Seçim Özel programı için Yılmaz Tunca, Gökhan Taşkın ve ben stüdyolardayız. Rejide Genel Yayın Yönetmeni Şenay Şenol ve haber müdürümüz Mustafa Yenigün var. Kalabalık bir ekip de bürolarda iş başında. Yayına telefonlar bağlanıyor. CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş bağlandı. Sonra CHP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP adayı Yılmaz Büyükerşen… Arından da CHP Üsküdar Belediye Başkan adayı, eski müftü ve CHP İstanbul milletvekili İhsan Özkes telefonla yayına katıldı.
. Mansur Yavaş, seçimi alacaklarını söyledi. AKP’lilerin sandık oyunu yapmak istediklerini iddia etti.
. Yılmaz Büyükerşen, kentinde elektrik kesintilerinin kasıtlı yapıldığını öne sürdü.
. İhsan Özkes’se öyle bir ses tonuyla öyle şeyler söyledi ki. Donduk kaldık.
Ne mi efendim o? Üsküdar’da resmi olmayan sonuçlara göre AKP % 45.64, CHP % 43.12 oy aldı. Yani CHP’li aday 2 puan farkla seçimi kaybetti. Kaybederken de kazandırdı. CHP’nin oylarını bir önceki yerel seçime göre % 14.63 arttırdı. Üstelik hep sağın kalesi olarak görülmüş Üsküdar’da, üstelik Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ilçesinde partisi CHP’ye % 43.12 oy kazandıran İhsan Özkes ağlamaklı bir sesle şunları söyledi;
“Yalnız bırakıldım. Ben ve ailemden başka kimse yoktu sandıklarda.”
Anlamadığım için çok net sordum;
“Yani parti görevlileriniz sandıklara sahip çıkmadı mı?”
İstanbul milletvekili de olan CHP Üsküdar belediye başkan adayı İhsan Özkes sesi titreyerek şöyle konuştu;
“Yoktu. Kimse yoktu. Sandıklar kendi başına kaldı. Sahip çıkılsaydı sonuç başka olurdu…”
Ne demeli? Ben hiç yorum yapmıyorum. Aylar süren gözlemlerimi, seçim gecesi yaşananları, canlı şahidi olduğum durumları aktarmıyorum. CHP’nin kendi milletvekili, CHP’nin oylarını Üsküdar’da katlamış ve 2 puanla kaybetmiş kendi adayı söylüyor CHP’nin seçimi kaybetmesinin nedenini…
KAÇ ERDOĞAN GELİYOR!..
Seçimler geçti ya. Şimdi herkesin dilinde aynı lakırdı.
“Kaç Erdoğan geliyor…”
Bu lakırdının gerçek olmamasını, demokratik hoşgörü içinde barışın, huzurun, hizmetin öne çıkmasını bekliyor insan ama Sayın Başbakan 30 Mart’ta başlayıp 31 Martta bitirdiği konuşmasında pek de öyle kucaklayan bir hava çizmedi.
Hep yazdım yine yazacağım, kimsenin korku imparatorluğu kurmaya hakkı yok. Yasa dışı dinlemelerle, özel hayatların deşifre edilmesiyle oluşturulmak istenen korku imparatorluğuna da hayır. Sandıktan çıkan güçle, bendensin-değilsin yaklaşımlarıyla oluşturulmak istenen korku imparatorluğuna da hayır.
Peki ne o zaman?
. Korkmayacaksınız. Kaçmayacaksınız.
. Yalan ve iftira atmadan yazmaya, çizmeye, eleştirmeye, mücadeleye devam edeceksiniz.
Unutmayalım; sandık aklamaz, yargı aklar…
Unutmayalım; yalan, iftira ve inkar eninde sonunda ortaya çıkar…
Nisan. 01, 2014
Karşı Gazete
Tweet